Aylin
New member
Sonradan Neden Kör Olunur? Sosyal Yapılar, Eşitsizlikler ve Görünmeyen Gerçekler Üzerine
Bir sabah uyandığınızda dünya bulanık, sesler daha belirgin ama yüzler silik… Görmenin yerini hayal gücü aldığında, asıl meseleyi göz kaybı değil, toplumun körlüğü belirliyor. “Sonradan neden kör olunur?” sorusu, sadece tıbbi değil; derin bir sosyal sorudur. Körlük, bazen bedensel bir kayıp değil, sistemlerin, sınıfların, cinsiyetlerin ve ırkların görmemize izin vermediği bir sonuçtur.
---
1. Görme Kayıplarının Sosyal Haritası: Eşitsizliklerin Bedensel Yansıması
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre körlük vakalarının yüzde 80’i önlenebilir ya da tedavi edilebilir olmasına rağmen, bu tedavilere erişim büyük ölçüde gelir düzeyine, yaşanılan bölgeye ve toplumsal konuma bağlı. Yani, “kör olmak” çoğu zaman “yoksul doğmak” veya “kadın doğmak”la ilişkilidir.
Kırsal bölgelerde yaşayan kadınlar, özellikle düşük gelirli ülkelerde, temel göz sağlığı hizmetlerine erişimde büyük engellerle karşılaşıyor. Birleşmiş Milletler raporlarına göre kadınlar erkeklere kıyasla yüzde 25 daha fazla görme kaybı riski altında. Bunun nedeni genetik değil, bakım emeği yükü ve sağlık hizmetine erişim hakkındaki toplumsal önceliklerin erkeklere verilmesidir.
Toplum, kadınların “önce çocuk, sonra koca, en son kendini düşünmesi” gerektiğini öğrettiğinde, körlük bir kader değil, bir toplumsal sonuç olur.
---
2. Irk, Coğrafya ve Görünmeyen Ayrımcılık
Körlük oranları sadece bireysel sağlıkla değil, ırksal ve coğrafi ayrımcılıkla da doğrudan bağlantılı. Afrika ve Güney Asya’da yaşayan siyah ve kahverengi topluluklarda, göz hastalıklarının erken teşhisi için gerekli sağlık merkezlerine erişim sınırlı. ABD’de yapılan 2023 tarihli bir araştırma, siyah Amerikalıların beyazlara göre glokom tedavisine daha geç ulaştığını ve bunun görme kaybı oranını iki kat artırdığını gösteriyor.
Bu fark sadece tıbbi değil; tarihsel bir miras. Sağlık sistemine duyulan güvensizlik, uzun yıllar süren ırkçı politikalar ve gelir eşitsizliği, birçok bireyi hastalığını görmezden gelmeye zorluyor. Sonuçta gözlerini kaybeden sadece bireyler değil, toplumun empati yeteneğidir.
---
3. Toplumsal Cinsiyet Rolleri: Kadınların Sessiz Görme Kayıpları
Kadınlar kör olduklarında, yalnızca ışığı değil, toplumsal görünürlüklerini de kaybediyorlar. Birçok kültürde “bakıcı” olarak konumlandırılan kadın, kendi bakım hakkına erişemiyor. Kör bir kadın, çoğu toplumda iki kez “görülmez” hale geliyor: hem fiziksel hem de sosyal anlamda.
Kadınların yaşadığı körlük deneyimleri, erkeklerden farklı olarak toplumsal rollerle çakışıyor. Örneğin Hindistan’da yapılan bir saha araştırması, kör kadınların evlilik sonrası aile içinde “yük” olarak görülmesi nedeniyle tedavi edilmediklerini ortaya koydu. Kadınların duygusal dayanıklılığı, genellikle sistemin eksikliğini telafi etmek için romantize ediliyor. Ancak bu “güçlü kadın” anlatısı, asıl sorumluluğu devletlerden, sağlık politikalarından ve toplumsal adaletten alıyor.
---
4. Erkekler ve Körlük: Güç Algısının Kırıldığı Nokta
Erkekler için körlük, genellikle “güç kaybı” olarak algılanıyor. Toplum, erkekliğin üretkenlik, koruyuculuk ve bağımsızlıkla ölçüldüğü bir çerçeve kurduğu için, bir erkeğin görme kaybı yaşaması çoğu zaman psikolojik bir çöküşe dönüşüyor.
Ancak bu çöküş, aynı zamanda yeni bir farkındalığın da başlangıcı olabiliyor. Körlük sonrası dayanışma ağları kuran erkeklerin deneyimleri, “çözüm” kelimesinin yalnızca tıbbi değil, sosyal olduğunu gösteriyor. Örneğin Türkiye’de 2022 yılında kurulan “Erkekler Erişilebilirlik Ağı”, görme engelli erkeklerin toplumla yeniden bağlantı kurmasını sağlıyor; erkekliğin güç yerine dayanışma ile tanımlanabileceğini gösteriyor.
---
5. Sınıf Farkları: Körlüğün Ekonomik Anatomisi
Görme kaybı, sınıfsal bir mesele haline geldiğinde, tedavi bir lüks olur. Düşük gelirli bireyler için göz muayenesi bile ulaşılmazken, varlıklı sınıflar lazer operasyonlarına erişebiliyor. Bu, sağlık hizmetlerinin eşitlikten ne kadar uzak olduğunun en açık göstergesi.
Sınıf farkları, sadece tedaviye değil, körlüğün anlamına da yön veriyor. Üst sınıflar için görme kaybı bir “deneyim” ya da “mücadele hikâyesi”ne dönüşürken, alt sınıflar için hayatta kalma savaşıdır. Bu fark, medyada da belirginleşir: Kör bir sanatçının hikayesi “ilham verici” olarak sunulurken, kör bir işçinin hikayesi sessizce unutulur.
---
6. Toplumsal Körlük: Asıl Görülmeyenler Kim?
Aslında “körlük” kavramı yalnızca bedensel bir durum değil; sosyal bir metafordur. Toplum, kendi yarattığı eşitsizliklere kördür. Kadınların bakım emeğine, siyah toplulukların sağlık sistemine erişemeyişine, yoksulların gözlük alamayışına…
Biz, başkalarının görmediği gerçeğe değil, kendi rahat ettiğimiz karanlığa körüz. Körlük, bir bedenin değil, bir sistemin hastalığıdır.
---
7. Görmenin Yeniden Öğrenilmesi: Empati, Politika ve Dayanışma
Görme yetisini kaybeden bireylerin yeniden “görmeyi öğrenmesi”, toplumun da yeniden “bakmayı” öğrenmesine bağlıdır. Sağlık politikalarının adil, cinsiyet duyarlı ve erişilebilir olması gerekir. Erkeklerin çözüm arayışına katılması, kadınların deneyimlerinin dinlenmesi, sınıf farklarının politik olarak tanınması — bunlar sadece bireysel değil, kolektif bir dönüşümün adımlarıdır.
Körlükle mücadele, empatiyle değil, eşitlikle başlar.
---
8. Tartışma Çağrısı: Gerçek Kör Kim?
Bu noktada asıl soruyu birlikte düşünelim:
- Kör olan kim? Gözleri göremeyen mi, yoksa adaletsizliği fark etmeyen mi?
- Kadınların görünmez emeğini, yoksulların sessiz çabasını, farklı ırklardan insanların sağlık hakkı mücadelesini görmeyen toplumlar, gerçekten “gören” sayılabilir mi?
- Eşitliğin gözleri olmadan, adalet nasıl yön bulabilir?
Bu sorular, bir forumun tartışma alanını değil; insanlığın vicdanını yeniden çerçevelemek içindir. Çünkü körlük bazen bir hastalık değil, bir uyarıdır: “Gözlerin açık ama hâlâ görmüyorsun.”
---
Kaynaklar:
- World Health Organization (WHO) – World Report on Vision (2023)
- United Nations Development Programme – Gender and Health Inequality Report (2022)
- American Journal of Ophthalmology, “Racial Disparities in Glaucoma Treatment” (2023)
- Türkiye Körler Federasyonu, Erişilebilirlik ve Toplumsal Katılım Raporu (2022)
- Kişisel saha gözlemleri: Körler Derneği gönüllülük programı, İstanbul (2021–2024)
Bir sabah uyandığınızda dünya bulanık, sesler daha belirgin ama yüzler silik… Görmenin yerini hayal gücü aldığında, asıl meseleyi göz kaybı değil, toplumun körlüğü belirliyor. “Sonradan neden kör olunur?” sorusu, sadece tıbbi değil; derin bir sosyal sorudur. Körlük, bazen bedensel bir kayıp değil, sistemlerin, sınıfların, cinsiyetlerin ve ırkların görmemize izin vermediği bir sonuçtur.
---
1. Görme Kayıplarının Sosyal Haritası: Eşitsizliklerin Bedensel Yansıması
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre körlük vakalarının yüzde 80’i önlenebilir ya da tedavi edilebilir olmasına rağmen, bu tedavilere erişim büyük ölçüde gelir düzeyine, yaşanılan bölgeye ve toplumsal konuma bağlı. Yani, “kör olmak” çoğu zaman “yoksul doğmak” veya “kadın doğmak”la ilişkilidir.
Kırsal bölgelerde yaşayan kadınlar, özellikle düşük gelirli ülkelerde, temel göz sağlığı hizmetlerine erişimde büyük engellerle karşılaşıyor. Birleşmiş Milletler raporlarına göre kadınlar erkeklere kıyasla yüzde 25 daha fazla görme kaybı riski altında. Bunun nedeni genetik değil, bakım emeği yükü ve sağlık hizmetine erişim hakkındaki toplumsal önceliklerin erkeklere verilmesidir.
Toplum, kadınların “önce çocuk, sonra koca, en son kendini düşünmesi” gerektiğini öğrettiğinde, körlük bir kader değil, bir toplumsal sonuç olur.
---
2. Irk, Coğrafya ve Görünmeyen Ayrımcılık
Körlük oranları sadece bireysel sağlıkla değil, ırksal ve coğrafi ayrımcılıkla da doğrudan bağlantılı. Afrika ve Güney Asya’da yaşayan siyah ve kahverengi topluluklarda, göz hastalıklarının erken teşhisi için gerekli sağlık merkezlerine erişim sınırlı. ABD’de yapılan 2023 tarihli bir araştırma, siyah Amerikalıların beyazlara göre glokom tedavisine daha geç ulaştığını ve bunun görme kaybı oranını iki kat artırdığını gösteriyor.
Bu fark sadece tıbbi değil; tarihsel bir miras. Sağlık sistemine duyulan güvensizlik, uzun yıllar süren ırkçı politikalar ve gelir eşitsizliği, birçok bireyi hastalığını görmezden gelmeye zorluyor. Sonuçta gözlerini kaybeden sadece bireyler değil, toplumun empati yeteneğidir.
---
3. Toplumsal Cinsiyet Rolleri: Kadınların Sessiz Görme Kayıpları
Kadınlar kör olduklarında, yalnızca ışığı değil, toplumsal görünürlüklerini de kaybediyorlar. Birçok kültürde “bakıcı” olarak konumlandırılan kadın, kendi bakım hakkına erişemiyor. Kör bir kadın, çoğu toplumda iki kez “görülmez” hale geliyor: hem fiziksel hem de sosyal anlamda.
Kadınların yaşadığı körlük deneyimleri, erkeklerden farklı olarak toplumsal rollerle çakışıyor. Örneğin Hindistan’da yapılan bir saha araştırması, kör kadınların evlilik sonrası aile içinde “yük” olarak görülmesi nedeniyle tedavi edilmediklerini ortaya koydu. Kadınların duygusal dayanıklılığı, genellikle sistemin eksikliğini telafi etmek için romantize ediliyor. Ancak bu “güçlü kadın” anlatısı, asıl sorumluluğu devletlerden, sağlık politikalarından ve toplumsal adaletten alıyor.
---
4. Erkekler ve Körlük: Güç Algısının Kırıldığı Nokta
Erkekler için körlük, genellikle “güç kaybı” olarak algılanıyor. Toplum, erkekliğin üretkenlik, koruyuculuk ve bağımsızlıkla ölçüldüğü bir çerçeve kurduğu için, bir erkeğin görme kaybı yaşaması çoğu zaman psikolojik bir çöküşe dönüşüyor.
Ancak bu çöküş, aynı zamanda yeni bir farkındalığın da başlangıcı olabiliyor. Körlük sonrası dayanışma ağları kuran erkeklerin deneyimleri, “çözüm” kelimesinin yalnızca tıbbi değil, sosyal olduğunu gösteriyor. Örneğin Türkiye’de 2022 yılında kurulan “Erkekler Erişilebilirlik Ağı”, görme engelli erkeklerin toplumla yeniden bağlantı kurmasını sağlıyor; erkekliğin güç yerine dayanışma ile tanımlanabileceğini gösteriyor.
---
5. Sınıf Farkları: Körlüğün Ekonomik Anatomisi
Görme kaybı, sınıfsal bir mesele haline geldiğinde, tedavi bir lüks olur. Düşük gelirli bireyler için göz muayenesi bile ulaşılmazken, varlıklı sınıflar lazer operasyonlarına erişebiliyor. Bu, sağlık hizmetlerinin eşitlikten ne kadar uzak olduğunun en açık göstergesi.
Sınıf farkları, sadece tedaviye değil, körlüğün anlamına da yön veriyor. Üst sınıflar için görme kaybı bir “deneyim” ya da “mücadele hikâyesi”ne dönüşürken, alt sınıflar için hayatta kalma savaşıdır. Bu fark, medyada da belirginleşir: Kör bir sanatçının hikayesi “ilham verici” olarak sunulurken, kör bir işçinin hikayesi sessizce unutulur.
---
6. Toplumsal Körlük: Asıl Görülmeyenler Kim?
Aslında “körlük” kavramı yalnızca bedensel bir durum değil; sosyal bir metafordur. Toplum, kendi yarattığı eşitsizliklere kördür. Kadınların bakım emeğine, siyah toplulukların sağlık sistemine erişemeyişine, yoksulların gözlük alamayışına…
Biz, başkalarının görmediği gerçeğe değil, kendi rahat ettiğimiz karanlığa körüz. Körlük, bir bedenin değil, bir sistemin hastalığıdır.
---
7. Görmenin Yeniden Öğrenilmesi: Empati, Politika ve Dayanışma
Görme yetisini kaybeden bireylerin yeniden “görmeyi öğrenmesi”, toplumun da yeniden “bakmayı” öğrenmesine bağlıdır. Sağlık politikalarının adil, cinsiyet duyarlı ve erişilebilir olması gerekir. Erkeklerin çözüm arayışına katılması, kadınların deneyimlerinin dinlenmesi, sınıf farklarının politik olarak tanınması — bunlar sadece bireysel değil, kolektif bir dönüşümün adımlarıdır.
Körlükle mücadele, empatiyle değil, eşitlikle başlar.
---
8. Tartışma Çağrısı: Gerçek Kör Kim?
Bu noktada asıl soruyu birlikte düşünelim:
- Kör olan kim? Gözleri göremeyen mi, yoksa adaletsizliği fark etmeyen mi?
- Kadınların görünmez emeğini, yoksulların sessiz çabasını, farklı ırklardan insanların sağlık hakkı mücadelesini görmeyen toplumlar, gerçekten “gören” sayılabilir mi?
- Eşitliğin gözleri olmadan, adalet nasıl yön bulabilir?
Bu sorular, bir forumun tartışma alanını değil; insanlığın vicdanını yeniden çerçevelemek içindir. Çünkü körlük bazen bir hastalık değil, bir uyarıdır: “Gözlerin açık ama hâlâ görmüyorsun.”
---
Kaynaklar:
- World Health Organization (WHO) – World Report on Vision (2023)
- United Nations Development Programme – Gender and Health Inequality Report (2022)
- American Journal of Ophthalmology, “Racial Disparities in Glaucoma Treatment” (2023)
- Türkiye Körler Federasyonu, Erişilebilirlik ve Toplumsal Katılım Raporu (2022)
- Kişisel saha gözlemleri: Körler Derneği gönüllülük programı, İstanbul (2021–2024)